13 Tem 2010

Sevgi Özgürdür........

Bilim ve teknolojinin ba

ş döndürücü bir hızla geliştiği ve bir o kadar da insanoğlunu

yaln

ızlığa ittiği çağımızda; birçok kişi yaşamını planlayıp yönetebileceğini, yaşamdaki

gidi

şatı belirleyebileceğini ve hatta her şeyi kontrol altına alabileceğini iddia ediyor. Fakat

bu, ya

şamımız ve ilişkilerimiz açısından fevkalade ters bir yaklaşım. Var oluşumuz ile ilgili

en küçük bir etkimiz olmad

ığı gibi; hangi aileye doğacağımız, ebeveynlerimizin kimler

olaca

ğı, ne kadar uzun ya da kısa yaşayacağımız gibi varlığımızı belirleyen kesit ve

zamanlara yönelik de hiçbir etkimiz ya da gücümüz yok. Bize verilmi

ş yaşamda ancak

dengelerle ve dengeleri gözeterek var olabilece

ğimizi bilmek durumundayız.

İ

lişkileri ve ilişkiyi meydana getiren sevgiyi de aynı bakış ısıyla değerlendirebiliriz. Tıpkı

ya

şamımızdaki gibi, ilişkilerin de ömrünün ne kadar uzun, ne kadar kısa olacağını

kestiremeyiz. Bunun süresini belirlemek de hiçbir

şekilde elimizde değildir. Bize hediye

edilen bu sürede onu beslemeyi ve ona bakmay

ı becerebilir ya da beceremeyiz. Burada

ya

şam boyu sürecek bir ilişkinin idealini ya da bunun nasıl olması gerektiğinin ahlak

anlay

ışını savunmuyorum. Bu, yaşama karşı dürüst olmazdı. İlişkileri biz planlayıp

yönetemeyiz, o sadece aniden gelir ve olur. Asla ne kadar sürece

ğini bilemeyiz. Biz onu

koydu

ğumuz bir takım kurallar, fikirler ve ilişki “etiği” yönünde zorlarsak, o henüz doğru

bir

şekilde filizlenemeden ölür. Fakat bu gerçeğe rağmen, yaşamın genelinde yaptığımız

gibi bir ili

şkinin uzun ve sağlıklı olabilmesi için nelere ihtiyacı olduğunu sorgularız. Saygılı,

dikkatli ya da dikkatsiz davranabiliriz, ciddi ya da özensiz olabiliriz, kendimizi ili

şkiye

birlikte geli

şmek üzere bırakabilir veya buna hiç hazır hissetmeyiz, ilişkinin bizi ortak bir

ş

ekle sokmasına izin verebilir veya beklenti ve düşüncelerimizi hep ön planda tutarız. Ve

ili

şkide yaşadığımız krizleri, acılar ile örtülü “deri değiştirme” ve gelişmeye yönelik şanslar

olarak de

ğerlendirebilir veya her şeyden vazgeçebiliriz. Hiçbir zaman kumanda elimizde

olmasa da daima bir seçimimiz vard

ır.

Biriyle kar

şılaştığımızda sevgi oluşacaksa bu tamamen bilinmez bir yerden, kendi

zaman

ında ve onun kendi koşullarına göre gelir. Sevgi istediği zaman, istediği kişi ile

gelir; “kimin arac

ılığıyla” ve “nasıl”ını kendi belirler. Ona sadece teslim oluruz. Bu

ba

şlangıçta da böyle idi, bundan sonra da böyle olacak. Ama böyle olmasını ve ona teslim

olmay

ı istemeyiz. Bizde eksik olanı, arzuladığımızı almayı hedefleriz, hatta bunun için

çal

ışmak ve mücadele etmek isteriz; bir kere sahip olduğumuzda da her şeye rağmen

s

ımsıkı tutmak için çabalarız. İşte o anda mücadeleye başlarız ve bu da sonun başlangıcı

olabilir. Çünkü tutmak istedi

ğimiz, tutmaya çalıştığız şeyin kabıdır sadece; içi değil… Oysa

sevgi bir ku

ştan bile daha özgürdür. Onu tutmak isteyen yumruk, eğer sevgi son anda bu

s

ıkıştırılmadan ustaca sıvışamamışsa, sıkar ve bastırır. İşte özellikle bu eşe olan özlem,

ona duyulan ba

ğ, birleşme ve birlikte erime tutkusu, sonsuza dek onunla olma arzusu,

sevginin bir parças

ıdır ve bize uçarak gelir. Daha düne kadar özgür, bağımsız olmak

hedefindeyken, bir anda bir ok olur ve sadece onunla birlikte olmak üzere hedefe

kilitlenirsin.

İşte bu halde ilişkiye başlarız. Bazen bundan bir evlilik doğar, o zaman sevgi

yasalla

şır. Yasal sözcüğü, bağlayıcı etkilere sahiptir: Görünen içsel ve görünmeyen dışsal

etkilere. Baz

ıları bir evliliğin sevgiyi ve partneri kapsamak, bağlamak anlamına da

geldi

ğini söyler. Oysa sevgi hep hürdür ve öylede kalacaktır. Resmi olarak da hiçbir

ş

ekilde bağlanamaz. Sevgi hiçbir zaman bize ait olmaz, hep özgürdür. Bu bazılarınca

yanl

ış algılanıp, “onunla istediğim gibi özgürce var olabilirim” düşüncesine dönüşğünde,

genelde çok a

ğır ve sert etkileri olan durumların yaşanması kaçınılmaz olur. Böyle

şünüp davranan kişi, gerçek sevgiyi tecrübe etme şansını hiç yakalayamaz. Sevgi tabii

ki özgürdür, ama o sat

ın alınıp bir müddet kullandıktan sona atılabilecek bir nesne asla

de

ğildir. O her şeyiyle hürdür, çünkü kimseye ait değildir. O bir güçtür. Kendi başına var

olabilen, bizi de kapsayan ama bizim onu kapsayamayaca

ğımız bir güçtür sevgi. Onun

içinde olabiliriz, o zaman o da bizim içimizde olur, ama ona asla sahip olamay

ız. O bize

sahiptir ve bizi istedi

ği süre içine alır ve bizi bağlar. Özgür olduğu halde kendini güvenle

ona b

ırakanları bağlar.

Peki, ili

şki, evlilik ne demektir? Ortak bir sadakat ile iki kişinin üzerindeki irade dışı ortak

bir güce teslim olup, yanarak birle

şmeleri, bir araya getirilmeleri demektir. Başlangıcı ve

sonras

ını da hareket ettirip yönetecek, bazen acıtacak, yakacak bu güce kendini güvenle

b

ırakıp olacaklara “evet” demektir.

Mehmet Zarars

ızoğlu, İstanbul 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder