Dinlemenin aslında ne kadar önemli olduğunu hiç düşündünüz mü? Uyumadığımız zamanın yüzde 80´ini iletişim kurarak, bunun yüzde 45´ini de başkalarını dinleyerek geçiriyoruz. Dinleme sizce nedir? Karşınızdaki konuşuğu sırada beklerken yaptığınız şey mi? Dinleme sessiz kalmak ve duymaktan çok öte bir şeydir. Dinleme konusunda uzman Dr. Lyman K Steil dinlemenin dört aşamadan olan bir süreç olduğunu söylüyor. Önce mesajı duyarız, yorumlarız, değerlendiririz ve cevap veririz.
Araştırmalar gösteriyor ki birçoğumuz söylenenlerin yaklaşık olarak yüzde 50´sini anlıyor, değerlendiriyor ve aklında tutuyor. İki gün sonra ise bunların sadece yarısını hatırlıyoruz. Yani sonuç olarak söylenenlerin sadece yüzde 25´ini idrak edip akılda tutuyoruz. İş yaşamında verimli dinlememe hem maddi hem manevi zararlara yol açabiliyor. Yanlış dinleme yüzünden kaybedilen zamanı ve tekrar yapılan işleri düşünün. İlişkide olduğumuz insanları verimli bir şekilde dinlememe ya da dinlemeyen insanlarla ilişkide olma, kişisel yaşamımızda da zararını görebileceğimiz bir durum. Hepimizin fikirlerimizi, ideallerimizi ve duygularımızı paylaşacak insanlara ihtiyacı vardır. Aksi taktirde yalnız ve izole edilmiş olduğumuzu hissetmeye başlarız. En iyi arkadaşlıkların temelinde iyi bir dinleyici olma yatar. Dinleyen insanlara daha fazla yakınlık duyarız çünkü onlar bizi dinler ve destekler. Neden dinlemiyoruz? Eğer karşımızdakini dinleme bu kadar önemliyse neden daha iyi dinleyiciler olamıyoruz? Dinleme zorluğu çekmenin altında yatan neden aslında fizyolojik. Dakikada 400-600 kelime dinleme kapasitesine sahipken konuşma kapasitemiz yaklaşık 125 kelime. Bu da bize karşımızdaki kişi konuşurken başka şeyler düşünme fırsatı veriyor. İyi bir dinleyici olmamamızın en önemli nedenlerinden biri de yetersiz eğitim. Okullarda çocuklara okuma, yazma ve konuşma öğretiyoruz. Yetişkinler hızlı okuma, topluluk önünde konuşma gibi kurslara katılıyorlar. İletişimi artırmak için yaptığımız bunca çabanın yanında, iletişimin en önemli unsurlarından biri olan dinlemeyi nedense unutuyoruz.
Başka bir neden de karşımızdakinin beklentisini yanlış anlamamızdan kaynaklanıyor olabilir. Bazen karşımızdakini dinlemek istemeyiz çünkü problemlerini çözmemizi istediklerini zannederiz. Elbette ki bunun geçerli olduğu durumlar da vardır. Yakın çevreniz maddi ya da manevi problemlerinde sizden yardım isteyebilirler. Ya da işyerindeki çalışma arkadaşınız onu desteklemenizi isteyebilir. Ancak genelde insanlar sadece fikirlerini ve duygularınız bizimle paylaşmak isterler. Tek istedikleri onları anlamamızı ve neler yaşaklarını bilmemizdir. Ünlü yazar ve psikolog Leo Buscaglia, bu durumu şu cümlesiyle açıklar: “Beni dinlemeni istediğimde, bana öğüt vermeye başlıyorsun, senden istediğimi yapmamış oluyorsun.” Bazen insanlar sadece onu dinlememizi isterler, fazlasını değil. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak onun neler hissettiğini anlamak empati göstererek dinleme olarak bilinir. Karşımızdakinin ne hissettiği hakkında düşündüklerimizi söylemek onu dinlediğimizi ve anladığımızı gösterir. İşinde terfi alan çalışma arkadaşınıza “Çok heyecanlı olmalısın” demeniz gibi... Dinleme stilinizi çeşitlendirin İyi bir dinleyici olmadan önce esnek bir dinleyici olmanız gerekiyor. Başka bir deyişle konuşmacıya, konuya ve duruma göre değişik dinleme tarzlarının olması çok önemli.
Dinleme nedeniniz nedir? Nedeniniz dinleme tarzınızı da belirleyecektir. Zevk için mi, fikir alışverişi için mi, bilgileri değerlendirmek için mi yoksa empati göstermek için mi dinliyorsunuz? Bunlar dinlemenin dört ana nedenidir.
İşinizle ilgili bir semineri televizyonda seyrettiğiniz bir show programını izler gibi seyrediyorsanız, o seminerden fazla yarar sağlayamayabilirsiniz. Aynı şekilde pahalı bir satın alma için satış elemanını, arkadaşınızın problemleriniz dinler gibi dinlemezsiniz. Siz nasıl bir dinleyicisiniz? Dinleme alışkanlıklarınıza bir göz atmak iyi bir dinleyici olmanın ilk adımıdır. Birçoğumuz dinlerken pek çok hata yapıyoruz. Bu nedenle aşağıdaki hatalardan birçoğunu kendinizde görürseniz şaşırmayın. Taraflı dinleyici Taraflı dinleyici aslında dinlemez. Sadece susmuştur ve ne söyleyeceğini düşünüyordur. Karşı taraf ne derse desin onun kafasında söyleyecekleri bellidir, sadece onları toparlamaya çalışıyordur. Bazen taraf tutma önyargıya dönüşebilir. Sırf karşımızdakini yaşı, aksanı, mesleği ya da pozisyonu nedeniyle dinlemiyor olabiliriz. Kendinize önyargılarınızın dinlemenizi etkileyip etkilemediğini sorun. Herkese karşı adil olmalı, önyargılarınızın karşınızdakini dinlemenizi etkilemesine izin vermemelisiniz. Kafası dağınık dinleyici Hepimiz değişik zamanlarda bu kategoriye gireriz. Kafası dağınık dinleyiciler, iç ve dış etkenlerin araya girip karşısındakini dinlemesine engel olmasına izin verirler. Ancak iyi bir dinleyici önce kendini hazırlar ve konuşmacının söylediklerine odaklanır, dinlemeye engel olacak herhangi bir şeyin konuyu bölmesine izin vermez. Eğer böyle bir ortam mümkün değilse, konuşmayı başka bir zamana ertelemelisiniz, böylece karşınızdaki sadece kendisine yöneltilecek, gereken ilgiyi almış olur. Dinlemeyi engelleyen dış bir etkense, bunu halletmek iç etkene göre daha kolaydır. Konuşmayı bölecek ortamdan uzaklaşarak sessiz bir odaya geçerseniz kolayca bu problemi halletmiş olursunuz. Sabırsız Dinleyici Bu tür dinleyiciler genellikle karşısındakinin sözünü durmadan kesen, söyleyeceklerini tamamlamalarına izin vermeyen dinleyici türüdür. Bu tarz bir dinlemeyi alışkanlık haline getirmek çok kolaydır. Eğer insanların yavaş konuşmaları sizi çok fazla rahatsız ediyorsa, siz de büyük ihtimalle sabırsız bir dinleyicisiniz demektir. Sabırlı bir dinleyici olmak istiyorsanız, karşınızdakinin söylediklerini bölmemeye çalışın. İlk başlarda çok zor gelebilir, ancak iletişimin daha verimli olduğunu göreceksiniz. Unutmayın, siz insanlara bu nezaketi gösterirseniz onlar da sizi dinleyeceklerdir. Pasif Dinleyici Pasif dinleyici dinlemenin aktif bir süreç olduğunun farkında değildir. Böyle bir dinleyiciyle karşı karşıyaysak, onun söylediklerimizi anlayıp anlamadığından hiçbir zaman emin olamayız. Çünkü söylediklerimiz konusunda ya hiç ya da çok az yorum veya geribildirim alırız. Bu da birçok iletişim problemine yol açabilir. Pasif dinleyiciyle telefon konuşması, yüz yüze konuşmadan daha da zordur. Genellikle söylediklerinizden sonra derin bir sessizlik olur. Eğer telefonda konuşurken, karşı taraftaki “Orada mısın?” diye soruyorsa iletişiminizde problem var ve dinlediğinizi karşı tarafa hissettiremiyorsunuz demektir.
Eğer pasif dinleyici olma eğiliminiz varsa, karşınızdakine daha fazla dinlediğinizi gösterin ve söylediklerine cevap vermeye çalışın. Yüz yüze konuşmalarda, hafifçe öne eğilin, göz kontağı kurun, gerektiği yerde başınızı sallayarak onaylayın ve gülümseyin. Hem yüz yüze konuşmada hem telefon konuşmanızda, ara sıra konuşulanları dinlediğinizi gösterecek onaylama kelimeleri kullanın. Dinleme yeteneğiniz gelişmiş mi? Dinleme yeteneğinizin biraz gelişmesi gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu alışkanlıklarınızı bir gecede değiştiremeyeceğiniz için, daha iyi bir dinleyici olmak istiyorsanız hayatınız boyunca biraz çaba göstermelisiniz.
Unutmayın ki, dinleme, önemli bir iletişim aracıdır. Hiçbirimiz mükemmel bir dinleyici olamasak da, dinleme yeteneğimizi olabildiğince geliştirebiliriz.
Kaynak: http://www.yetenek.com/articles_detail.asp?id=771
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder