İnsan yanılgıları arttıkça sorumluluklarından kurtulmayı özgürlük zannetmeye başlar. Sorumluluklarından kurtulmayı başarmak özgürleşmek demek değildir oysa. Bir horoz sabah erken ötmekten kurtulduğu zaman daha özgür bir horoz olmaz; işe yaramayan bir horoz olmaya başlar. Bir elma ağacı elma üretmekten vazgeçtiği zaman daha özgür olmaz; işe yaramayan bir ağaca dönüşür. İnsanlarda da bu böyledir; Bir insan, rolüne ait sorumluluğu almayı reddedebildiğinde daha özgür olmaz; o konuda problem çıkartan insan olmaya başlar. Yani,
bir baba, baba olmanın sorumluluğunu üstünden attıkça daha özgür olmaz; işe yaramayan bir baba olur. Bir anne, anne olmanın sorumluluklarını almadığı zaman özgürleşmeye değil, faydası olmayan bir anneye dönüşmüş olur. Evin çocuğu büyümenin sorumluluğundan kaçtıkça özgürleşme derecesi artmaz; aksine birilerine yük olması artar.
İnsan yanılgıları arttıkça sınırsızlığı özgürlük zannetmeye başlar. Bu bakış açısıyla hayata baktığımızda çelişkiye düşmemek kaçınılmazdır çünkü yeryüzünde böyle bir uygulama yoktur. Yeryüzünde hiçbir şey sınırsız bir hareket kabiliyetine sahip değildir. Her şeyin hareketi belirli ölçüler içerisinde gerçekleşir. Kolumuz sınırsız bir açıyla dönmez, güneş o kadar büyük olmasına rağmen yeryüzünü sınırsız bir ölçüde ısıtmaz. Yeryüzünde hiçbir şey kontrolsüzce ve sorumsuzca hareket etmez. İnsan hariç hiçbir şey, yetkisini ölçüsüz kullanmaz. İnsan dışındaki tüm canlı ve cansız varlıklar kendilerini kendileri yapan ölçü neyse ona göre hareket eder. Böyle bir ortam içinde insanın kendi ölçüsü içinde büyümeyi öğrenmemesi tuhaf kalır. Ölçüsüz ve sınırsız hareket etmek istemesi kendini tanımaktan uzak düşmesine sebep olur. Hem ruhsal olarak hem fiziksel olarak bozulmalar yaşar.
Bu sebepten dolayı özgürlük sorumsuzca hareket etme hakkına sahip olmak demek değildir. Özgürlük ölçüsü olmayan bir kavram da değildir. Bütün ölçülerden, kurallardan arınmak da özgürlük değildir.
Asilik demek değildir özgürlük…
Özgürlük gerçekte insanı olgunlaşmasına, büyümesine sebep olan bir kavramdır.
Her şeyi isteyebilmek değil, isteklerini kontrol edebilme gücüne sahip olabilmekle ilgilidir özgürlük...
Hayata en az yük olan, hayattan en az şeye ihtiyaç duyarak yaşayan en özgürdür...
Özgür insan bağımlılıklarına kavuşmayı savunan insan değildir,
“Bize özgürlüğümüzü geri verin” bize bağımlılıklarımızı geri verin demekse bu da özgürleşme hareketi değildir.
Uyuşturucu kullanabilmek özgürleşme hareketi değildir yani...
Bağımlılıkla özgürlük aynı yerde değildir çünkü...
Bilinci açıkken…
Her türlü bağımlılıktan uzakken…
Özü hürken insan özgürdür…
Özü gürken insan özgürdür…
Kendi iç dünyası zenginken, dış dünyadaki zengin gösterici takılara bağımlı değilken insan özgürdür.
İnsan dış dünyadaki takılarını azalttıkça, iç dünyasındaki gerçek takıları ortaya çıkar;
Kişiyi kendi yapan zenginlikleri…
Bu sebepten dolayı tüketime en az ihtiyaç duyan insan dış etkilerden en bağımsız olan insandır.
Kendi iradesini kullanmaya yakınlaşan kişidir o…
Dış etkilerden kendisini koruyabildikçe, iç dünyasındaki etkisini yükseltir
Sahip olduklarımız bir gün elimizden gittiğinde duygusal krizlere girmemeyi başarabilmek özgür olabilmekle mümkündür. Çünkü hayat hiçbir şeyin tüketim hakkını insana sonsuza dek vermez,
İnsanın kendi yaşamı bile sonludur
Nefesi…
Bedeni…
Canı bile…
Bunlar çok kıymetlidir ama hayattaki hiçbir şey “o” olmazsa hayatta olmaz boyutunda bir değere sahip değildir… Çünkü hayatın anlamı tükettiklerimizde değildir… Sahip olduğumuz her şey bir süreliğine bizdedir…
Bir süreliğine…
O süre içinde oyunu kazanmamıza faydalı olsun diye bizdedir…
Nehrin karşı tarafına geçebilmek için vardır kayık
O kayığın anlamı bu kadardır… Gerçekten de çok değerlidir bir kayığa sahip olabilmek ama
hayatın anlamı kayık değildir.
Özgürleşmek kayığı kırıp atmak da değildir...
Verileni, hak ettiklerini hor kullanmak demek değildir özgürce yaşamak...
Sahip olduklarını korumamak demek değildir özgürlük...
Örneğin, ilişkisini özgürce yaşamak herkesin herkesle beraber olması demek değildir...
Karşısındakini değersizleştirmek değildir özgürce yaşamak...
İnsan yanılgıları arttıkça bu iki uca yaklaşmaya başlar.
Ya sahip olduklarına bağımlı olur, ya da onları umursamaz... Ölçü bu değildir...
Vazgeçebilme potansiyeline sahip olup, vazgeçmemek özgürlüktür...
Dikkat edin vazgeçmek değil, vazgeçebilme potansiyeline sahip olup vazgeçmemek...
Bağımlı olmadığın halde sana verileni koruyabilmektir marifet...
Bağımlıyken zaten başka seçeneği olmadığı için insan vazgeçemez...
Marifet kendini kaybetmeyecek kadar sahip olduklarına yakın olabilmektir.
Asıl meselesini unutmayacak kadar...
Kayığa hak ettiği anlamı verebilecek kadar...
O yüzden siz oyunun içinde her seviye değiştirdiğinizde gücünüz yettiğince, bu ölçüyü koruyabilenlerden olun...
Sahte değil, gerçekten özgürleşme becerisini yükseltebilenlerden olun...
Dönüşüm Konağı
Kamer Gündüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder