9 Ağu 2010

Mehmet Zararsızoğlu ile Aile Dizimi Workshop Çalışması - Çok önemli bir çalışma diye düşünüyorum.

Gerçek olan, başlangıçta hayatımız için değişmez iki şeyin var olmasıdır, değiş-tokuş edilemeyen ebeveynler,
onlara ve ailelerine ait geçmişte kalan kadersel yaşanmışlıklar. Hangi aile içine doğacağımız ve ne zaman
öleceğimiz gibi yaşamın iki temelini yani başlangıcı ve sonunu bizler seçemiyoruz. Bir aileye, daha doğrusu bir
aile matrisinin içine, yaşanmışlıklara doğuyoruz. Aile matrisi, içine doğduğumuz ailede kan bağı ile bağlı
olduğumuz insanlar ve onlara ait yaşamda var olan ilişkiler ve yaşanmışlıkların bütünüdür.

Aile Dizimi yöntemi, sadece fiziksel özelliklerin değil ruhsal sorunların da genetik olarak kuşaktan kuşağa
aktarıldığı ve nesiller öncesinde aile içinde yaşanan travmaların bir anlamda bizlere kader olarak geçmişten
miras kaldığı gerçeğine dayanıyor. Hastalıklar ve yaşamsal başarısızlıklar tesadüfen ya da hastalıksı
kolektif(ortak) bir bilinç olmaksızın meydana gelmezler, tüm bunlar içsel çatışmalarımızın bir göstergesidir.

Hayatın akışından bizi alıkoyan bu çatışmaların nedeni ise, bilinçaltının taşıdığı ruhsal yüklerde yatıyor. Bu
anlayış, yaşamımıza ve bedenimize ait oluşan semptomların öncelikle ruhsal alanda tedavi edilmeleri gerektiği
yönünde hareket eder. Eğer geçmişte Aile matrisi içinde üyelerden birisi dışlanmış, unutulmuş, yok sayılmış, acımağduriyet
yaşamış, haksızlığa uğramışsa, sırlar, tabular varsa bu durum daha sonraki nesillerde gelen biri
tarafından bilinçsizce temsil edilebiliyor. Ayrıca kürtaj, intihar, aile dışına itilme, evlatlık verilme, cinayet vb.
trajik durumlar da sonrasında şuursuzca ve istem dışı yeni gelenler tarafından üstlenilebiliyor. Geçmişte
yaşanan tüm bu travmalar ailenin morfo-sistemik alanında kaydedilip, oluşan kolektif(ortak) vicdan gereği yeni
nesiller tarafından farkında olmadan temsil edilerek hayatın çeşitli alanlarında fiziksel ya da ruhsal sorunlar
yaşanmasına sebep olur. Kolektif vicdan sürekli tekrar eden, aidiyete bağlı, kör bir sevgi ile aile matrisinde yer
alan hiçbir üyenin acı-mağduriyet yaşamasına müsaade etmez. Yaşamda olan hiçbir şey anlamsız ve gerekçesiz
değildir.

Ruhsal gelişim psikoterapisi hizmetindeki “Aile dizimleri” içsel gelişime hizmet eder. İnsanın en büyük
travması,”başka türlü de olabilirdi” imkansızına sarılmasıdır. Dizim çalışmaları bu imkansızlığı tüm açıklığıyla
kişinin gözleri önüne serer, açık yürekle bakılarak, arzu edilen dünyadan gerçek dünyaya gelinir. Bunu yaparken
insanın her türlü yaşanmışlığına, isyana, başkaldırıya, hayır'a, kısacası yaşamın tüm hareketlerine içinde bir yer
verir. Aile dizimleri aynı zamanda içinde, geleceğin geçmişe tevazu dolu üstünlüğünü barındırmalı yani an'a,
geleceğe kısaca yaşama bir yatırım olarak algılanmalıdır.

Aile Dizimi bireysel seans veya grup terapisi olarak uygulanan, sorunu ele alınan bireyin güncel ya da köken
ailesinin temsili olarak dizilmesine (görüntülenmesine) dayalı bir psikoterapi yöntemidir. Ailenin, kişinin içsel
gözündeki var oluşunu birebir etkileyen görünmeyen resmi ortaya konulur. Danışanın bu resme yürek açıklığı ile
bakması sağlanarak çeşitli kilitlenmeler, blokajlar içeren bu resmin terapist tarafından adım adım değiştirilmesi
ile herkes için aydınlatıcı ve özgürleştirici olan “an’a kendi yaşamına geçişi sağlanır.
Tüm dünyada yankı uyandıran bu yaklaşım, içinde bulunduğumuz sistemdeki en derin dinamiklere
erişebileceğimiz bir süreçtir. Bu dinamiklere eğilmenin ardındaki amaç, hastalıklar, depresyon, endişe, korku,
mutsuzluk, bağımlılıklar ve yalnızlık gibi yıkıcı yaşam unsurlarında kişileri tuzağa düşürmüş olan, gizli kalmış
sadakatleri ve bilinçaltındaki kimlikleri daha iyi anlamak ve açığa çıkarmaktır.
Türkiye’yi Aile Dizimi metoduyla tanıştıran Psikoterapist Dr. Mehmet Zararsızoğlu : “22 yıllık psikoterapi
tecrübemde, akla gelebilecek her tür sorunda, her defasında dönüp dolaşıp "bilincin bir problemini" görüyorum;
asla varoluşun değil. Var oluş özünde çok yalın, sade. Kim ki ona kendini bütünüyle bırakabilmişse, çok yalın ve
akan bir yaşam sürebiliyor. Kişi ile varoluşun arasına giren ve problemleri yaratanın hep bilinç olduğunu
görüyorum. Bilinçte oluşan ve orada varlığını sürdüren bu problem, hastalık veya sağlık, fakirlik veya zenginlik
yaşam ya da ölüm olarak karşımıza çıkıyor.”



Eğitim takvimi;
http://www.tsde.org/index.php?id=9200000&eid=11

alternatif olarak;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder