Uzakdoğu’da bir tapınak, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan tek incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi.
Yabancı kapıda öylece duruverdi ve bekledi. Etraf inanılmaz sessizdi. Burada, sezgisel buluşmaya inanılıyordu. Bu nedenle, kapıda herhangi bir çan, tokmak, zil veya başka bir nesne yoktu. Bir süre sonra kendiliğinden kapı açıldı ve yetkili beliriverdi. Küçük bir selamlaşmadan sonra, aralarında sözsüz konuşma başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada birkaç zaman kalmak istiyordu.
Yetkili birkaç dakikalığına kayboldu ve bir süre sonra elinde ağzına kadar su ile dolu cam bir çanak ile geldi ve çanağı gülümseyerek yabancıya uzattı.
Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı gülümseyerek çanağı aldı ve tapınağın bahçesine döndü. Bir süre sonra çanağın içinde bir gül yaprağı ile geri döndü. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
Çanağı gülümseyerek , görevliye uzattı. Görevli, yabancının karşısında saygı ile eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Çünkü, suyu taşırmayan bir Gül Yaprağına her zaman yer vardı…
İletişim, insanın en önemli ihtiyaçlarından biridir. Aynı zamanda bir eylem biçimidir. İnsanı insana ulaştıran, gönülleri bağlayan, sözel veya fiili bir mesaj alışverişidir.
İletişim içerisinde çoğu zaman, kelimelerin etkili ve önemli olduğunu zannederiz.
Oysaki; kelimeler sık kullanıldıkça, anlamları yitirilmeye başlar.
Konuşmak, zannedilenin aksine, iletişimde en az gerekli olandır.
İnsanoğlu için konuşmak sadece ihtiyaçtır, dinlemek ve algılamak ise bir beceri,
bir sanattır. Doyumlu ve kaliteli bir iletişim için, en önemli unsur iyi bir dinleyici olabilmektir.
İyi dinleyici güçlü bir mıknatıs gibidir.
Dinlemek, insanın sadece farkındalığını arttırmaz, aynı zamanda algısını da zenginleştirir.
Algısı zenginleşmiş insan, genellikle sükûnet içerisinde kalmayı tercih eder.
Hayatı ve insanları tüm sesleri, tüm kokuları ve tüm görüntüleri ile kucaklar.
Hayatı kucaklayan insan, o sessizlik ve sükûnet içerisinde ruhunu da beslemektedir. Ruhu sağlıklı beslendiğinde, tüm iletişim kapılarına açık olur.
İletişim kazalarından ve iletişim kopukluklarına neden olan davranışlardan uzak yaşar.
Kaliteli iletişimin bir diğer yolu ise, empatiden geçer.
Empati, kendini başkasının yerine koyabilmek ve aynı zamanda onun neler hissettiğini anlamaya çalışmaktır.
Empati de temel mesele, bireyin problemini çözmeye çalışmak değildir.
İletişim içerisinde olduğumuz kişiyi, anlayabilme becerisine sahip olabilmektir.
Bizim istediğimiz şekli ile değil, kendi istediği biçimde kabul edebilme becerisidir.
İletişim, fikir ve duygu alışverişinde bulunarak paylaşım içerisinde yaşamaktır.
Benden uzak, bize yakın yaşamaktır.
Bazen sadece bir tebessüm, bazen tatli bir sözdür.
Bazen derin bir bakış, bazen sıcak bir dokunuştur iletişim.
Bazen ise, suyu taşırmayan bir Gül Yaprağında saklıdır.
Dönüşüm Konağı
Şeyda Küçükel
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder